Eğer
izlemediyseniz, yazımdan uzak durun çünkü birazdan spoiler'ın anasını
ağlatacağım. Merakla beklediğim filmleri ilk gün izleme takıntımdan dolayı,
Marmara Park IMAX sinemasındaki yerimi hemen aldım ve bu muhteşem filmi izleyen
şahitlerden biri oldum. Yazımda tabii ki şahsi görüşlerimi belirteceğim ama
genel olarak yazma nedenim, ekşi sinemanın bu film hakkında yazdığı o, bana
göre iğrenç yazıya cevap olacak. Ekşi sinema, filmi resmen itin götüne sokmuş
ve ben bunu kabul etmiyorum, çünkü bu film kesinlikle "ağır"
eleştiriler yapılabilecek bir film değil.
Tıpkı Diablo 3'ü beklediğimiz gibi bekledik
LOTR serisi geri dönsün diye. Hatta çekilmeyeceğini bilerek, belki çekerler ya
diye diye bekledik yıllarca. Sonra PJ bize bir kıyak yaptı, belki cebini düşünüyordu
ama olsun, ne kadar Cinemaxium'a uyuz olsam da gittim paşalar gibi 20 tl'mi
verdim, izledim filmi, hakkımı helal ediyorum. İlk film geldiğinde
Taksim'deydim ben, önümde Hobbit kılığına girmiş insanlar vardı. Düşünün o
kadar beklemişiz. Bizler filmlere bağlanmayı, onlara alışmayı seviyoruz, bu da
zaten filmin kalite ve başarısı ile paralel oluyor. LOTR serisi muazzamdı. Gelen filmin
beklentiyi kesinlikle karşılaması gerekiyordu. Bana sorarsanız, beklentimi 2.
film karşıladı. İlk film tam bir "bedtime storys" temasında bir
filmdi, heyecandan çok eğlenceli, keyif vericiydi. Kötü mü? Haşa! Yeni dostlar
ile karşılaştık, eski dostlar ile tekrar buluştuk ve esasında LOTR'dan
dedikodularına denk geldiğimiz ama ne olduğunu hiç bilmediğimiz o serüvenlerden
birine hep beraber yola çıktık.
İlk
filmi fazlasıyla beğenmiştim. Bana yeni bir yola çıktığımızı, bittiğinde bir
sonraki seneyi sabırsızlıkla bekletebilecek bir serüvenin içinde olduğumuzu
gösterebilmişlerdi. Özellikle Necromancer'ın kim ya da ne olduğunu 1 sene
boyunca bekledim, tüm o kitabı okuyanlardan uzak durdum. İlk film bitti,
dediler tam 1 sene sonra gene bugün burada olacağız diye. Olduk da. Hikayeye
kaldığımız yerden devam ettik. İlk filmin aksine 2. film fazlasıyla heyecanlı
sahneler içeren, la ne olacak ki şimdi dedirten anlarla doluydu. İlk filmdeki o
tatlı havadan çıkıp birazcık vahşileştik, gerilime geçtik. İlk filmde birçok
sahnede kahkahalar atmıştık, dediğim gibi eğlenceli bir filmdi, the desolation
of smaug ise daha ciddi bir film olmuş.
Gel
gelelim filme. PJ en iyi yaptığı şeyi gene yapmış. Manzara, görsellik tekrar
tavan yaptı salonda. Erebor sahnelerini ağzım açık izledim. 3D? Gene yoktu.
Olmadığını bilerek gittiğimden hayal kırıklığına uğramadım. Film çekmeye
çalışan biri olarak, PJ'i gerçekten çok kıskandım. Harika ötesi çekimler.
Belirlediği açılar, yakaladığı anlar, İNANILMAZ! Kim ne derse desin, PJ bunu
mükemmel yapıyor. Görüntüleri tartışmayı bırakırsak gelelim senaryoya ve
karakterlere. En büyük hayal kırıklığım Legolas oldu. Şu espriye resmen konu
mankeni olmuş; Legolas çok bozdu çok. İlk gördüğümde aklımdan geçen buydu;
senin suratına bir şey olmuş. Kilo mu almış yoksa LOTR serisindeki çekim
tekniğinin farklı olmasından bilemedim ama Legolas'ın o karizması salonda
bizimle değildi. Senaryo? Akıcı bir filmdi. Sıkmıyor, film sürekli ilerliyor.
İlk filme göre daha az durağan sahne var. Olanlarda ileri ki sahnelerin
temelini kazıyor. Uzun olması, 3D ve hareketli sahnelerin çokluğu benim gibi
gözü bozuk olan bir adamı çok yordu o ayrı konu. Nehir sahnelerine takip
etmekte zorlandığımı itiraf ediyorum. Lost dizisinden hatırladığımız Kate'i
tekrar görünce suratımda bir tebessüm belirdi. Onu da özlemişim. Kendisinin
bana göre filmdeki yeri kesinlikle klişeden uzak olmuş. Legolas ile aşk yaşayacağını,
yeni bir Aragorn-Arwen ilişkisi beklerken ters köşe oluyoruz. Kitapta da böyle
mi bilmiyorum ama klişeden uzak olması iyi olmuş.
Her şey tamam, oyuncular her zamanki gibi
harika. Sahneler eşit paylaştırılmış gibi. Erebor'a kadar cücelerimiz gene bir
sürü beladan kurtuluyor, başlarına gelmeyen kalmıyor, bunlar harika savaş
sahneleri ile süsleniyor, senaryodan kesinlikle kopulmuyor ve en sonunda 2
filmdir beklediğimiz o ana geliyoruz; Bilbo'nun Erebor'a girişi ve taşı bulmaya
çalışması. Yalanım yok, gerilmediysem namertim. Kovalamaca sahneleri, cücelerin
ejderhayı devirme sahneleri fevkaledenin fevkiydi. IMAX olduğundan mıdır
bilmiyorum, Smaug'un her alevinde salonda depremler oldu, tir tir titredik. Biz
de onlarla o heyecanı yaşadık. Yanımda ve arkamda benle beraber zıplayanlar
oldu. Bir an bizi Ejderhayı öldürdüklerine inandırıyorlar ama nafile, sizi what
have we done ile seneye kadar uğurluyorlar.
Bana göre, birinci filmden çok çok daha iyi
bir film. Çünkü cücelerimiz bir belaya odaklanırken öbür taraftan başka bir
bela doğuyor ve LOTR'ın temellerini oluşturuyor. Gandalf'ı, Balrog'dan beri bu
kadar aktif ve büyü kullanırken de görmemiştik, iyi geldi. 1 senedir
beklediğime fazlasıyla değen bir film oldu. Görselliği ve çekimleri muhteşem.
Senaryo dopdolu, oyunculuk her zamanki gibi mükemmel. Erebor sahnelerine özel
bir iltifat kelimesi bulmak gerek bence. Peki ben bunu LOTR'ı çok çok
sevdiğimden dolayı mı yazıyorum, hiç eleştirmiyorum? Hayır. Bence 1. Hobbit'e
nazaran kat ve kat daha iyi bir film olduğu için bu kadar övüyorum, çünkü
gerçekten hakkını vermişler. İzlerken büyülendim, yalanım yok, kimi yerlerde
PJ'i kıskandım. Ekşi sinema eleştire dursun, PJ her şeyi ile gene bir şaheser
oluşturmuş.
Son olarak yazmadan edemeyeceğim, Legolas'ın
Gloin'in oğlu Gimli için bu ne çirkin yaratık dediği sahnede kahkaha attım,
göndermenin bu kadarı olur. Bir de LOTR serisinde de çok yapılan bir şeydi ama
bu filmde daha fazla yapılmış olan vurgulamalara dipnot düşücem. Yakın plan
çekimlerinde karakterlerin olaya gizem ve gerilim katması çok iyi olmuş. Doruk
noktası da Smaug'un ben ateşim, ben... ölümüm! dediği yakın çekim sahnedir.
Fevkalade olmuş... Özetle, paranıza kıyınız ve gidiniz efenim. He bir de Luke Evans'ı filmde görmek ayrı bir zevkti ve 3. filmde de olacağını bilmek iyi oldu.