Bazı filmler vardır izlerken yahu bu adam ne anlatıyor der
dururuz. Filmi bir türlü bir yere
bağlayamayız, bağdaştıramayız. Anlamadıkça da daha dikkatli izlemeye başlarız.
Her sahneyi, her planı ayrı ayrı irdeler, gördüklerimizi toparlar içler dışlar çarpımı
yapar bir anlam çıkarmaya çalışırız. Sinemadan örnekleri referans olarak
kullanırız. Mesela Under the Skin birazcık David Lynch kafasında; lakin onun
filmerinde bile anlatılan bir şey var, bir akış var. Terrance Mallick mi acaba
diyorum, yok, Mallick'in ne anlattığı bazen belli olmasa dahi çok açık filmler
yapıyor gayet akıyorlar, bu da değil. Abbas Kiyerüstami mi diyorum, filmin çoğu
arabada geçiyor ama konu arabada bağlanmıyor. Film bitiyor, arkama yaslanıyorum
ve düşünmeye başlıyorum. Esasında ne anlatıldığını biliyoruz ama ufak detayları kaçırdığımız için aradaki
boşlukları dolduramıyoruz. Under the Skin'i izledikten sonra şöyle arkamıza yaslanıyoruz; esasında ne anlatıldığının
farkındayız ama tam olarak açıklayamıyoruz. Sonra ufak parçaları birleştirince
karşımıza çok da aşina olduğumuz hatta dünyadaki en büyük sorunlardan biri
çıkıyor karşımıza: kadın ve kadın bedeni!
Başrolünü Scarlett Johansson'un oynadığı film ağır
ilerleyen, insanı zorlayan bir çalışma olmuş. Yönetmenliğini Jonathan Glazer'ın
yaptığı film bol bol arabada, genelde karanlıkta ve yer yer ormanda geçiyor.
Renklerin ve görüntünün enteresanlığı keza konununda ilginç olması sonucu
yönetmenin önceki işlerine baktığımızda yönetmenin esasında bir müzik klibi
yönetmeni olduğunu görüyoruz; enteresan. Zor bir konuyu çok da temiz ve basit
çekerek biraz da olsa beynimizi hafifletmiş. Şimdi bu yazımda film hakkında
yorumlarımla beraber bol bol spoiler vereceğim eğer ki izlemediyseniz gelip
bana kızmayın. Filmi izledikten sonra hepimiz filmde bir şeyler çıkarıyoruz, bu
yazıyı yazma sebebim o kalan boşlukları doldurmak. Ne anlattığını bilmek
isteyen sinemaseverler olacaktır.
Gördüğümüz her
karenin bir anlamı var.
Mesela filmin en ilginç yanı film esasında bir bilimkurgu
filmi. Lakin şunu da belirtmem gerek, insanlık adına bu kadar büyük bir konuyu
işleyen bir bilimkurgu filmini ilk defa görüyorum. Şöyle bir yelpazeme
baktığımda bir ilkmiş gibi geldi. Çok dünyevi bir konu var ortada: kadın, kadın
bedeni ve cinsellik. Baştan başlayalım... Film ışık süzmeleri, Kubrick vari
-artık Nolan vari de olabilr- ışık oyunları ve sonsuzluk ile başlıyor. Gayipten
bir kadının konuşmasını duyuyoruz. Muhtemelen Scarlett. Dilimizi öğreniyor. Ne
enteresandır ki film Amerika'da geçmiyor; İskoçya'da geçiyor. Motorsikletli bir
adam var, Fringe izleyenler var ise observer görevinde dersem anlarlar. Bu
motorsikletli adam bir araziye gidiyor, karanlığın içine dalıp oradan sırtında
bir kadın ile ayrılıyor. Sonra bu kadını bembeyaz bir boşlukta başında Scarlett
varken görüyoruz. En büyük spoiler: Scarlett tüm film baya baya çıplak. Gerçi
beni kandıramazlar. Scarlett'ın göğüsleri o kadar küçük değil bu sebeple makyaj
olduğunu düşünmedim değil. Her neyse... Scarlett bu getirilen kadının bütün
kıyafetlerini çıkartır ve kendi giyer. Giyindikten sonra kendini dışarı atar.
Kalabalığa karışır. Bunu not edin. Parçaları birleştirelim: Genel plandan
binayı görüyoruz; binanın tepesinde 3 tane mavi ışık var. Şimdi ben size
bunların uzay gemisi olduğunu söylesem 'aa evet lan' der misiniz? İnce bir
detay. Buradan anlıyoruz ki bu elemanlar Uzaylı.
İlk bölümü tamamladık. Karakterlerimiz ile tanıştık. 2. bölüm
başlıyor. 2. Bölümün tamamında Scarlett arabası ile insan içine karışıyor,
gideceğin yer yol üzerinde ise seni de bırakayım ayağına arabasına aldığı
erkekleri tavlayıp evine götürüyor. Gerçi 'tavlamak' dersem filme hakaret olur.
Erkeklerin meyilli olduğunu da söyleyebiliriz. Tabii biz merakla izliyoruz film
boyunca yahu bu kadın bu adamları niye arabasına alıyor diye? Ev bölümü de kafa
karıştırıcı hatta, anlamsız. Ev, sıradan bir ev değil. Bilakis ev değil.
Karanlık bir boşluk. İçinde sadece Scarlett ve eve getirdiği erkek. Scarlett
soyundukça, erkekler de soyunuyor. Ama bu soyunmalar hep yürürken
gerçekleşiyor. En sonunda erkek çırılçıplak kalıyor. Dikkat etmemek elde değil,
erkeklerin penisleri hep kalkık. Scarlett'tan ne beklediklerini resmen belli
ediyorlar. İşte ilginç kısım bu, yürümeler devam ettikçe erkekler batmaya
başlıyor. Scarlett gayet düz yürürken erkekler esrarengiz bir şekilde siyah
zemine batmaya başlıyorlar ve en sonunda yok oluyorlar. Scarlett da
çıkardıklarını tekrar giyip yeni avı için dışarı çıkıyor. Soru şu: burada ne
oluyor?
Biz buna libido diyelim. Libidonun ne kadar yukarıda
olduğunu zaten kalkık olmasından görebiliyoruz. Scarlett arabasına kimi alsa
erkek onla yatmak dışında bir şey düşünmüyor. Scarlett da anlaşılan erkekleri
avlamak için gönderilmiş bir predatör. Species filmi gibi. Ama bu daha farklı.
Erkekler eve girdiklerinde soyunmaya başlıyor, istedikleri kadına doğru yöneliyor ve sonra
hop... batıyorlar. Scarlett onları kendi libidolarında boğuyor. Fakat bunu
neden yaptığını maalesef bilmiyoruz. Scarlett sadece erkekleri yoldan çıkarıp
yok etmeye programlı gibi davranıyor. Hareketlerinden, konuşmalarından bi
gariplik olduğunu anlayabiliyoruz. Uzaylı olduğunun, programlanmış olduğunun en
sağlam kanıtı dalgıç sahnesidir belkide. Dalgıçtan istediğini alamadığı zaman
-dalgıçın boğulması- dalgıçın kafasına vurarak onu iyice etkisiz hale getiriyor
ve alıp götürüyor. Fakat sahnenin ürkütücü tarafı Scarlett'ın görevini ne
pahasına olsun yapması değil, bebeği orada bırakıp gitmesi. Bebek onun hiç
umrunda değil. Keza motorsikletli adam için de. Ruhsuz, görevlerine odaklanmış
uzaylılar olduklarını burada daha da bir pekiştiriyoruz.
2. bölümün finali, bölüm sonu canavarı: suratı
dezenformasona uğramış adam. Scarlett arabasına bu sefer çok enteresan birini
alır. Scarlett için kim, ne olduğu önemli değildir; erkek olması görevini
yapması için yeterlidir. Erkeğimizin ise suratı çok kötü haldedir. Çok büyük
tümörlerden dolayı suratı 3 kat büyük ve dezenforme olmuştur. Bir insanın
kendisine bakması neredeyse imkansızdır. İç güzelliği ile kazanmak zorunda olan
biridir. Bilgi vermem gerekir ise filmde oynayan adamın suratı gerçekten
öyledir. Kendisine verilen ufak replikler hariç geneli doğaçlamadır. Scarlett
bu sefer kendine daha zor bir hedef bulmuştur. Çünkü erkek hayatı boyunca bir
kadına dokunmamıştır ve doğal olarak fazlasıyla çekinmektedir. Scarlett ne
yapar ne eder onu da eve getirir. Ama uğraşırken çok zorlanır. Dokunmanın
gücünü kullanır. Erkeği kandırmayı başarır ama bu sefer kendisinde bir soru
işareti oluşturur çünkü erkeğin durumu gerçekten acınasıdır. Her erkeğe yaptığı
gibi onu da yok eder. Fakat bu sahnede dikkat edilmesi gereken şey, libido bu
sefer tavan değildir. Scarlett onu etkilemek için tamamen soyunmak zorunda
kalır hatta onu çeker. En sonunda o da yok olur. Ama...
3. Bölüm başlar. Scarlett binadan ayrılırken aynada kendini
görür. Kafasında soru işaretleri belirir. Belkide kendisiyle ilk defa
karşılaşmıştır ve bu erkeklerin neye baktıklarını ilk defa görmüştür. Burada
işte film boyunca gösterilen yersiz zannettiğimiz o sahnelerin etkisi vardır. Film
o kadar ince elenip sıkı dokunmuş ki, gördüğümüz her görüntü filmle alakalıdır.
Not edin demiştim, Scarlett'ın kalabalığa karışıp kıyafet baktığı sahnede odak
sürekli değişiyor. Mağazadan manzaralar görüyoruz sürekli. Doğal yaşam düzenini
simgeliyor bu görüntüler. Aynı şekilde sokak görüntüleri de. Kadın görüntüleri
de. Scarlett hepsine tanık olmaktadır. Sokakta düştüğünde insanlar onun
yardımına koşar. Şefkat ile ilk defa orada karşılaşır. Uzaylıdır, ama insan
olmak nedense ilgisini çekmiştir. Bir ufak detay daha: Scarlett cama çarpan
sineği görür. İşte bu da erkeklere yaptığını simgeleyen bir metafordur.
Erkekler de sıvının içine tamamen girdiklerinde boşluğa düşmüş olur, kapana
kısılırlar. Kapana kısılmışlığın ne demek olduğunu anlayan Scarlett suratı
Dezenformasyona uğramış adamı serbest bırakır. Tabii Scarlett'ın ona acıması
kurtulmasına yeterli değildir. Anlaşılan o ki motorsikletli observer
Scarlett'ın ne yaptığını bilmektedir.
Scalett'ın serbest bıraktığı adamı yolda bulup öldürür.
Scarlett'ın şaşkınlığının devamını pasta yeme sahnesinde
görebiliyoruz ama buna en son gelicem. Restorandan kaçan Scarlett otobüse biner
ama gideceği yeri bilmediği için yardımsever bir adamın konaklama teklifini
kabul eder. Adamın evine giderler. Burada Scarlett'ın insan olmaya uyum
sağlamasını görürüz. Müziğin ritmine uyum sağlamak mesela. Kendi güzelliğinin
farkına varışını da görürüz. Aynanın karşısındaki sahne. Kendine ilk defa bu
kadar dikkatli bakmıştır. Sonrada en çarpıcı sahne gelir; sevişme sahnesi. Film
boyunca erkekleri sevişme vaadi ile kandırıp yok eden Scarlett ilk defa
gerçekten sevişmeye başlar. Fakat sevişme Scarlett'ın ani kalkışı ile son
bulur. Scarlett cinsel organının var olduğunu fark eder. Kendi bedeni ile
ilgili son şeyi de öğrenmiştir artık.
Ve filmin sonu... Scarlett ormanda iken kendini bir eve
atar. Uyandığında taciz edildiğini görür ve korkup kaçmaya başlar ama adam onu kovalayıp
yakalar ve tecavüz etmeye kalkar. İşte filmde dananın kuyruğunun koptuğu sahne
buradır. Scarlett'ın kıyafetlerini çıkarırken adam bir anda şok içinde ayağa
kalkar. Karşısında gördüğü şey onu korkutmuştur. Kamera döndüğü anda bizde adam
gibi şoka gireriz. Scarlett'ın derisi yırtılmıştır, altından siyah bir beden
çıkmıştır. Uzaylı resmen ortaya çıkmıştır yani. Buradan anlıyoruz ki uzaylılar
dünyaya gelip, insan kılığına girerek aramızda dolaşıyorlar.
En büyük
sorunlarımızdan biri...
Yönetmen alt metni o kadar alta yerleştirmişki ulaşması
cidden zor. Kadınların erkekler için sadece birer et parçası olduğunu, sadece
dış güzelliklerinin önemli olduğunu, içi ile ilgilenmediklerini hatta
korktuklarını anlatıyor bize. Pasta yeme sahnesini hatırlayın. Pasta ne kadar
güzel dursa da yediği şey Scarlett'ın hoşuna gitmez. Dışı güzel olan bir şeyin
içi de güzel olacak diye bir kaide yoktur. Dönemimizin en büyük sorunlarından
biri kadını bir meta olarak görmek. Kadın sadece üremek için ya da erkeği
tatmin etmek için var olan bir canlı gibi davranılıyor. Karşılaştığı neredeyse
her erkeğin kendisine bir sevişme şansı olarak baktığını açık bir şekilde
görüyoruz. Hepsinin Scarlett'a hangi gözle baktıklarını, açık bir kapı
buldukları zaman sevişmek için her şeyi yapacabileceklerini görüyoruz ki bu
dünyevi bir gerçeklik. Kendi tipine, şekline bakmadan herkesin bir kadınla
sevişmeye evet diyebileceği aşikar. Scarlett'ın bedeninin yırtılması da açık
bir şekilde bunu simgeliyor: Yıpranmışlık.
Kadına gerekli saygıyı göstermiyoruz, dünyanın neresinde
olursa olsun. Dünya erkek etrafında dönüyor gibi bir sistem var maalesef.
Kadınlar da birer beden, et parçası, seks objesi. Derinin yırtılması net olarak
bunu simgeler. Tanıdığımız ya da tanımadığımız fark etmez, imkan olduğu zaman
sevişmemek suç gibi. Filmden de görebiliyoruz, kadının tamamen çıplak olması
bile gerekmiyor, sadece üstünü çıkarsa bile bir erkeğin libidosunun tavan
yapabileceğini net bir şekilde gösteriyor film. Sanırım tebrik etmek gerek; bilimkurgu
filmi ile bu kadar gerçek bir konuyu anlattıkları için. Filmin bir mesajı yok
aslında. Film, çok farklı bir bakış açısı ile durumun vahimiyetini anlatıyor. Uzaylı
filmi olunca 'dünyalar' olarak düşünmeye başlarız. Diyorki: bu dünyada bu var!
0 yorum:
Yorum Gönder