Clint Eastwood'u bilen bilir, kendi topraklarını yüceltmeyi,
kendi ülkesinin insanlarını vurgulamayı çok sever. Milliyetçilik dendi mi akla
gelen ilk isimlerden biridir kendisi. Böyle olunca tabii American Sniper gibi
gerçekten yaşanmış bir hikayenin kitabı onun için biçilmiş kaftan oluyor. Clint
Eastwood'a sadece okuması ve çekmesi kalıyor. American Sniper, Chris Kyle
adında bir amerikan nişancısının nam-ı değer Ramadi Şeytanı'nın Irak-Amerika
savaşındaki hikayelerini anlatıyor. Yazan da bizzat kendisi. Görevi, kara
askerlerini çatılardan uzun namlulu silahı ile koruması olan Chris Kyle
denilene göre Irak'ta tam tamına 255 kişiyi öldürmüş, Irak'ta başına 20 bin
dolar ödül konmuş, orada bir efsane olarak anılıyormuş. Konu ilgi çekici,
gerçek ve hazır olunca Clint Eastwood hiç acımamış ve kitabı filme çevirmiş.
Baş rolünde Chris Kyle'a kardeşi kadar çok benzeyen Bradley Cooper'ın oynadığı
film beğenilmesine rağmen çok fazla tepki aldı. Sebebi de Chris Kyle'ın
Amerika'nın kahramanı olarak yüceltilip savaşta öldürdüğü insanları meşru
kılması.
Chris askerlik eğitimini nişancı olarak yani sniper olarak
alır. O kadar yeteneklidir ki poligonları vurmayı bırakıp poligonların
arkasında gezen yılanları vurabilecek kapasitededir. Chris diğer askerlere
nazaran daha mütevazi biri olduğu için savaş karşıtı olan Sarah'ı etkilemeyi
başarır. Sarah ile evlenmesinin ardından 11 eylül saldırısı gerçekleşir. Amerika
artık kendine doğuya saldırmak için bir sebep bulmuştur ve bu sebepten ötürü
Chris askere çağırılır. Hikayemiz Chris'in Irak'a yaptığı 4 askeri turu
anlatmaktadır. Chris'in Irak'ta asker arkadaşlarını korumaya çalışırken büyük
küçük kimseyi ayırt etmeden vurmasını, çatışmaları ve Chris'in ülkesine her
döndüğünde sessizliğe bir türlü alışamayıp vatana hizmet aşkıyla Irak'a geri
dönmesini izliyoruz. Chris savaş alanında gördüğü ve öldürmek zorunda olduğu
insanlardan dolayı psikolojik problemler yaşar. İçten içe de asker olmayı seven
biridir. Karısına her dönüşünde en sonunda tekrar savaşı tercih edecek,
karısını akan göz yaşları içerisinde orada bırakıp gidecektir.
Filmin günümüz sinemasına kattığı ne var dersek çok da bir
şey yok diyebiliriz. Bir sniper'ın gözünden 2 saatlik bir film izliyoruz.
Konusunun tartışmaya açık olması dışında sıradan bir savaş filmi. Kötü mü?
Hayır. Gayet ilgi çekici ve heyecanlı bir film. Sinemada izlemeye değer bir
film olduğunu düşünüyorum. Özellikle çatışma sahnelerinde ve Chris'in alması
gereken saniyelik kararlarda heyecan doruğa çıkıyor, izleyeni koltuğa mıhlıyor.
Olması gereken de buydu zaten. Özellikle Irak'ın efsanevi sniper'ı ile
kapışmaları filmi ilgi çekici kılan yönlerden biri.
Filmin konusuna gelecek olursak; film birçok kişi tarafından
eleştirildi. Clint Eastwood bu. Çektiği her savaş filminde mükemmel derecede
milliyetçilik yapan yönetmen bu sefer de sonuna kadar yapmış hatta biraz da
abartmış. Kitapta geçiyor mu bilemem ama filmde Amerikan askerleri mağdur,
Iraklı insanlar ise vahşi, barbar, terörist olarak gösterilmiş. Öldürme
içgüdüsünün yaşla sınırlanmadığı çocukların bile el bombası atabileceği bir
film. İş böyle olunca eleştiri okları hemen filme atılıyor. Chris Kyle, yaptığı
açıklamada: karşımdakileri bir insan olarak görmedim, benim işim arkadaşlarımı
korumaktı, bende bunu yaptım, diyor. Filmde de aynen bu var. İşi arkadaşlarını
korumak. Ne kadar vurmadan önce hep tedirgin olsa da işini sonuna kadar yapan
biri.
Irak savaşında ölen insanları meşru kılan bu film tabii ki
Amerikan Akademisi'nin gözbebeği olmayı başardı. Martin Luther King'in
anlatıldığı Selma ile beraber 2015 Akademi ödüllerinde en iyi film için
yarışan 2. millitçi film oldu. Milliyetçilik yapan filmlerin Akademi
tarafından ne kadar sevildiğini, bol bol ödüllendirildiklerini takip eden
herkes bilir. Mesela; The Hurt Lucker ya da Zero Dark Thirty.
Filmi çok da fazla irdeleyip bu suçlu bu haklı demek
istemiyorum. Sonuç olarak filme, film olarak bakıyorum ve izlediğim filmi gayet
beğendim. Tabii film Akademi Ödüllerine aday olabilecek ya da Bradley Cooper'ı
en iyi erkek oyuncuya aday yapabilecek kalitede bir film değil. Nightcrawler'ın
Jake Gyllenhaal'ı bile listeye giremezken Bradley'nin girmesi haksızlık olmuş. Bunun
dışında baktığımızda gayet heyecanlı ve güzel bir film olmuş. Sinemada para
vermek istemiyorum diyorsanız evinizde patlamış mısır yerken izleyebileceğiniz
kaliteli bir film olmuş.
0 yorum:
Yorum Gönder