Barışta, adalet ve eşitlik için inatçı bir yaşam,
Benliğini hiçe sayan bir kutsal ruh,
Eğer onu henüz tanımadıysanız, bu film size onu tanıtmak açısından gerçekten çok güzel bir fırsat. Yönetmenliğini Richard Attenborough' ın üstlendiği, akademi ödüllerinde 8 dalda oscar kazanan ve binlerce kişiden oluşan cenaze sahnesi ile hafızalarda yer edinen film kesinlikle insanlık tarihinin bilinmesi gereken liderlerinden olan Ghandi'nin biyografisini izleyicilerine sunmaktadır.
Londra barosuna bağlı Ghandi Güney Afrika'ya giderken kullandığı trenin birinci sınıf bölümünden atılması ile başlar film. Ghandi bunun adil olmadığını kendisinin ve ulusunun eşit yurttaşlık haklarına sahip olması gerektigi görüşünü savunur ve Güney Afrika'da yasal eylemsel mücadelesini başlatır. Mücadelesine daha sonra Hindistan'dan devam edecek ve bu süreçte bir kaç defa hapise atılacaktır.
Ghandi yaşamı boyunca dinlerin özünde aynı mesajı verdiğini ve çatışmanın manasızlığını savunur. Kendisi yalnızca İngiliz - Hint sınıf ayrımına karşı değil, Hindistan'daki toplumsal sınıf çatışmasının ve kadınların geri planda olmasınında karşısındadır.
Ghandi mücadelesi boyunca sürekli şiddetten kaçınarak yasal ve barışçıl yollar ile akıllıca direnişini sürdürür ve geniş halk kitlelerini bu şekilde yönlendirir. Bu sayede uluslararası kamuoyunda ulusunu sürekli haklı duruma düşürmesine sebep olur.
Filmde ayrıca iki kez ölüm orucu tutarak benliğini hiçe sayıp toplumun barışı ve çatışmaların durması için verdiği onurlu mücadele başarılı sahnelenmiştir.
İnatçı ve sürekli mücadeleci yaşam tarzı ile Ghandi Hindistan ile Pakistan'ın yollarının ayrılması ile Pakistan'a yaptığı ilk ziyaretinde öldürülür. En kalabalık sahne ünvanını elinde bulunduran cenaze sahnesi bu kısımda sahnelenmektedir.
Einstain'in ''Gelecek nesiller, etten kemikten böyle birinin bu dünya üzerinde yürüdüğüne inanamayacak'' sözünü atfettiği bu cesur ve küçük adamı tanımanız açısından filmi ivedilikle içselleştirerek izlemenizi öneririm.
0 yorum:
Yorum Gönder