Kıyamet senaryosu filmlerini seviyorsanız bu filmi seveceğiniz aşikar. Yalnız White God'ı diğer filmlerden ayıran özellik, kıyamet senaryosunun hiç de olağandışı olmaması. Ne uzaylılar, ne göktaşları ne de karadelik gibi olağanın çok dışında bir kıyamet durumu yok. Distopya, lakin çok da gerçekçi. Son dönemlerde bol bol işlenen 'doğanın bize sırtını çevirmesi' temasının çok farklı bir boyutu var filmde. Bu sebeple White God son dönemlerde izleyebileceğiniz en ilginç filmlerden biri. Ana karakterinin bir köpek olmasının yanında işleyişi ile de filmi 2014'ün en enteresan filmleri listesine sokuyor. Yönetmen Kornel Mundruczo gerçekten çok zor bir yapımın altına imzasını atmış, film iyi ya da kötü olsun, kesinlikle bir takdiri hak ediyor; baştan belirteyim.
Lili sokaktan bulduğu bir köpeği sahiplenmiştir ve onu çok
sevmektedir. Ailesi de buna karışmamaktadır. Lakin annesi ve üvey babasının iş
gezisine çıkması gerekmektedir; bu sebeple Lili'yi gerçek babasına emanet
ederler. Daniel de kuralları olan, takıntılı, köpek sevmeyen biridir. Babası
köpeği ne kadar istemese de Lili köpeği Hagen'ı da yanında sürükler. Lili için
Hagen her şeydir. İçinde bulunduğu bandoyu da, babasını da köpek uğruna
suistimal edebilecek potansiyeldedir. Böylece baba ve Lili arasında köpek için
sürtüşmeler başlar ve en sonunda tansiyon tavana ulaşır. Baba Hagen'ı zorla yol
ortasına çıkarıp bırakır ve arabası ile basıp gider. Lili'nin çığlıkları ve Hagen'ın
bağırışları esnasında baba gaza basar. Böylece Hagen hiç bilmediği bir yerde
tek başına kalır.
Bu dakikadan sonra filmin öznesinin esasında köpek olduğunu
öğreniyoruz. Filmi Lili'nin gözünden değil, köpeğin gözünden izlemeye
başlıyoruz. Köpeğin hiç tanımadığı bir şehirde yaşam mücadelesini, Lili'yi
bulma çabasını ve başına gelen binbir türlü belayı izlemeye başlarız. Yer yer
kamera Lili'ye dönse de genelde olay Hagen'dır. Bir köpeğin başına ancak bu
kadar musibet gelebilirdi diyeceğiniz dakikalarla baş başa kalıyoruz. Yönetmeni
tebrik etmemin sebeplerinden biri de konuyu köpeğin gözünden işlemiş olması.
Hatta sadece Hagen ile kalmayıp tanıştığı yeni köpekleri de filme dahil etmesi.
Hagen ve şehrin diğer köpeklerinin hayatta kalma mücadelesi, bakın buraya
dikkat, hayatta kalma mücadelesi diyoruz çünkü filmde şehrin sokak hayvanlarına
karşı çok sert bir politikası vardır; onları yakalamakta görevli
kişiler tarafından tek tek yakalanıp barınağa kaldırıyorlar.
Spoiler vermemek sebebiyle hikayenin tamamını anlatmayacağım ama şunu söylemez isem olmaz: Hagen'ın başına gelenleri gören
kimi seyirciler -en azından benim seansımda- sinemayı terk ettiler. Hagen bu
performansının başarısı sebebiyle Cannes Film Festival'inde en iyi köpek ödülünü
aldı. Filmde köpeğimizin yaşadıklarının ne kadar etik olduğu tartışılır ama
Hagen'a vurulan sahnede yönetmen kamerayı yukarıya doğru tutarak ona vurulduğunu göstermiyor; yani Hagen'a gerçekten vurulmuyor, ses efektleri ve
gölgeler bizi yanıltıyor. Yönetmen Kornel bunları düşünmüş lakin yine de çoğu hayvansever insanın katlanamayacağı şeyler Hagen'ın başına geliyor. Kötü yola düşmüş kadın
misali bir köpek izliyoruz filmde.
Hani kıyamet senaryosu? Film Hagen'ın başına gelenlerden
ibaret sanıyoruz ama sonra işler değişiyor. Hagen bir önder misali barınaktaki
bütün köpekleri örgütleyerek barınakta isyan çıkartıyor ki bahsettiğim olağan
kıyamet senaryosu bu. Hagen ve arkasındaki isyan bayrağı çeken 'kana susamış' köpekler önce barınaktaki güvenliklere saldırıyor daha sonra şehre yayılarak nefretlerini
kusmaya başlıyor. Şehri talan eden köpekler sadece talan etmekle kalmıyor,
onları hor gören, onları döven insanları da tek tek buluyor. İnsan gibi sağlı
sollu saldırarak istediklerini alıyorlar. Ne yaptıklarını da izleyerek
görmenizi tercih ederim.
Yönetmeni tekrar tekrar tebrik etmek istiyorum. Filmdeki
oyunculuklar harika olmamasına karşın köpekler gerçekten iyi iş çıkarmış.
Düşünsenize, sete dönüp bakıyorsunuz, insandan çok köpek var. Eminim ki
çekimler epey uzun sürmüştür ama hakkını sonuna kadar vermişler. Filmde en çok
vurgulanan konu insanlığın içindeki kara delik. Koskoca filmde hayvan seven tek
insanın Lili olması direk göze çarpıyor. Herkes hayvan düşmanı, herkes
hayvanlardan bir çıkar sağlama peşinde. Bir tek Lili saf sevgiye sahip. Sevgi,
müzik ve hayvan 3'lüsü filmin ana hatlarını oluşturuyor. İzlerken epey rahatsız
olacağınız, insanlıktan utanacağınız bir film White God. Hatta köpeklerin
isyanını haklı bulacak, kendinizle bağdaştıracaksınız. İzlemenizi öneririr
miyim diye soracak olursanız; mideniz sağlam ise izleyin, 2014'ün en ilginç ve
başarılı filmlerinden biri bence White God. İzleyip bi kendinize dönüp
bakmanızı tabi ki isterim.
0 yorum:
Yorum Gönder