17 Temmuz 2015 Cuma

                                                   Filmin Konusu

 Sırbistan'da yaşayan ve ün yapmış bir porno yıldızı olan Miloş (Srdjan Todorovic) evlenmiş ve bir çocuk sahibi olmuştur. Sektörü bırakmanın vermiş olduğu parasal sıkıntı kafasını çok meşgul etmektedir.Tam da bunun üzerine astronomik rakamlı bir porno film teklifi gelir. Başta teklife sıcak bakmayan Miloş karısını ve çocuğunu düşünerek işi kabul eder . Porno filmin yönetmeni olan Vukmir Miloş'a filmle alakalı hiçbir şey söylemez ve film çekimleri boyunca Miloş çekilenin "gerçeklik" olarak tanımlanacağını düşünür. Böylece kısa sürede nasıl bir projeye dahil olduğunu anlamaya çalışırken olaylar gelişir.




Film çekimine bütçe bulamadıkları için uzun sürelerce sektör dışı işlerde çalışıp kafasındakileri gerçekleştiren iki adamın filmi bu.Böyle bir sıkıntıdan ötürü yapımcıların yönlendirmelerine ve senaryo'da yaptıkları değişimlere göz yuman yönetmenlerin filmlerinden farklı bir şey Srpski.Bu derece iddialı bir yapım için entelektüel zihinlerinin anlatmak istediğini ağır içeriklerle ve yoğun temalarla minimalist bir şekilde işleyerek göstermiş bize bu film. Öncelikle bu yapım hayatımda izlediğim en iyi kapitalizm/sistem eleştirisi filmlerinden biri. Böyle düşündüğüm için şaşırabilirsiniz ancak kapitalizmin bitmek bilmeyen satın alma arzusu, yeni şeyleri doğurma isteği, insanlara "satmak" için yeni bir şeyleri ortaya çıkarma tanımının karşılığı filmdeki yönetmen Vukmir Vukmir'in "New Porn" yakalama isteğidir. Peki nedir bu "New Porn"?. Bence insanların parasıyla bir şeylere şekil veya yön verip süperego'ya ulaşma hazzıdır. Çocuk pornosu ve Yenidoğan pornosu seyrederek onları satın aldığını bilmesidir. Bu tip filmler salonlara koyulmaz ama "merak" yüzünden inanın milyonlarca kişi izler. Beni rahatsız eden nokta ise "rahatsız edici filmler" listesinin aslında işlediği temalarla veya anlatmak istediği konularda safi çıplaklık ve saflık(olduğu gibi gösterme) kullandığı için "rahatsız edici filmler" olarak nitelendirilmesidir. Sanat, istediğini sıfır sansürle dile getirebilmek değil midir? yoksa topluma göre şekillenip anlatmak istediğini halk'a göre yontmak da sanat'ın içerisine dahil midir?. Sırf halk bunu müstehcen ve sadistçe gördüğü için görmek istenmeyen şeyleri senaryolarımızdan çıkarmalı mıyız? Her zaman savunduğum bir tez var. Eğer seyirciye çocuğunu döven bir baba gösterirseniz, seyirci buna belki bir gün üzülür ama ikinci gün aklından çıkar. Ancak tüm saflığı ve gerçek hayatta olduğu gibi tüm gerçekçiliğiyle çocuğuna tecavüz eden, onu döven ve ona işkence eden bir babayı gösterirseniz, seyirci bunu unutmaz ve filmi seyreden insanlardan birileri toplum içerisinde şiddet gören,tecavüze uğrayan çocuklar, bebekler için harekete geçer. Sanat, toplumla birlikte bu şekilde ilerler.




Yönetmen Srdan Spasojevic anlatmak istediğini tüm gerçekçiliğiyle anlatmanın mutluluğu içerisinde yaptığı işle gurur duyuyor olmalı. Çünkü filminde anlatmak istediği, vurgulamak istediği herşeyi yansıttığını düşünüyorum. Bir diğer alt tema ise Hristiyan toplumunun 7 büyük günahından olan, Müslümanlık ve Yahudilik dinlerinde de sakıncalı bir günah olarak görülen "kıskançlık". Başrol'deki Miloş'un abisi Marko Miloş'un karısını, porno dünyasındaki ününü, aile hayatını ve şöhreti bitmek bilmeyen penisini kıskanıyor film boyunca. Bunu film içerisinde Miloş'un karısına asılmasından, Miloş'un porno filmlerini içi geçerek seyretmesinden, Miloş'un karısı Marija'yı ziyaret ederken lavaboda mastürbasyon yapmasından anlıyoruz. Senarist  Aleksandar Radivojevic ve Srdan Spasojevic düşüncelerini, anlatmak istedikleri herşeyi film içerisinde yönetmen Vukmir Vukmir'e yüklemişler. Sanat ile gerçekçilik arasındaki bağı ise filmin çoğu sahnesinde Vukmir ve Miloş'un diyaloglarına serpiştirmişler. Öyle ki filmin ilerleyen bir sahnesinde psikolojikmen çökmüş olan Miloş kendini evin penceresinden dışarıya atar. Ardından Vukmir Vukmir kameraman'a dönerek "-Ne duruyorsun filmimiz dışarıda, gerçeklik dışarıda atla arkasından..."diye bağırır. Filmin son sahnesinde Vukmir Vukmir'in Miloş tarafından öldürülürken söylediği sözler filmde beni en etkileyen sahne olmuştur. Yine sanata olan bakış açılarını Vukmir'e şu sözlerle yüklemişler "-Sanat bu... işte film bu, gerçeklik ve film bu..."





Filmde dikkatimi çeken diğer bir unsur ise "Faşist Estetiktir."(İnsanların şiddeti seyrederken duyduğu haz). Şiddeti, pedofiliyi, estetik kavramıyla bir araya getirip insanların önüne sunmak popüler kültürün aksine azınlığa film yapmak büyük uğraştır. Psikolojik olarak karakterlerin rollere hazırlanması belli ki çok uzun sürmüş. Miloş'un delirmeye yakın olduğu sahneler bizlere acaba gerçek mi? sorusunu sordurmaya doğru götürüyor. Oyuncu seçimi bakımından titiz çalışan yönetmen Miloş karakterini canlandıran Srdjan Todorovic'in üzerinde oldukça durduğu belli. Sahne dekorları, kostümler, yarattığı atmosferi çok iyi korumuşlar. Belli ki Sanat Yönetmeni özel bir çaba sarf etmiş. Bir sansür karşıtı film olarak Srpski; Gore türünün iyi filmleri arasına girmek için bence geçerli not aldı. Sansür sever bir toplumda neredeyse tümünün sansürlenebileceği bir film çekerek cesaretlerini ve eleştirilerini yerine iyi bir şekilde getirdiler. Bu yüzden filmlerine ve yaptıkları işlere saygı duyuyorum. Gerçek hayatın en acımasız olaylarını gözlemleyerek, bize olduğu gibi estetik katarak vermelerinden dolayı ise mutluyum. Çünkü unutmayın Sinema, Gerçekliktir...

0 yorum:

Yorum Gönder