Bir korku filmi düşünün ki sadece korku sahnelerinde değil
filmin her anı sizi rahatsız etsin, içiniz sıkılsın. Ama bir dakika... Bu filme
tam olarak korku filmi demek bile mümkün değil. Ben şahsen sanatsal korku filmi
demeyi tercih ediyorum. Aylar önce ilk defa fragmanını gördüğümde film hakkında
son dönemin en korkunç filmi diyorlardı. Cannes Film Festivalinde bütün
eleştirmenlerden tam not almayı başarmak gerçekten zordur ki korku filmi çekip
de herkes tarafından beğenilmek çok zordur; fazlasıyla görecelidir, alay konusu
olmak bile mümkündür. Sen git Cannes’da her eleştirmen okey al, bir de üstüne
son 10 yılın en korkunç filmi olarak lanse edil. E tabii böyle olunca İstanbul
Film Festivaline geldiğinde izlemem artık Allah’ın emriydi. İzledik, salondan çıkarken kendime şunu soruyordum: yahu korku filminde durum öyküsü olur mu?
It Follows’a sadece
bir korku filmi demek büyük bir hakaret olur bence. Cannes film festivaline ve
yapılan tüm eleştirilere katılıyorum: film son dönemde izlediğim en iyi korku
filmlerinden biriydi. Müzik, çekim ve senaryo kombinasyonu o derece başarılıydı
ki bu 3’lüyü aynı anda doğru yapabilen çok az korku filmi sayabilirim. Hikayesi
de diğer korku filmlerine nazaran farklı: Jay, Hugh ile flört etmektedir lakin
flörtleri Jay’in tahmin etmediği bir şekilde bitecek. Arabayı ıssız bir yere
çekerler ve tabii ki sevişirler. Yalnız Hugh seks sonrası sigara yakmak yerine
Jay’i bayıltmayı tercih eder. Jay uyandığında artık dünya onun için asla aynı
olmayacaktır. Hugh seks ile bulaşan bir laneti Jay’e aktarmıştır. Artık Jay
hayatının her anında tetikte olmak zorundadır çünkü bu lanet her an her yerden
çıkabilen, kurbanının üstüne durmadan yürüyen ve sadece lanetli kişinin
görebildiği insan formunda bir lanettir. Ne zaman, nereden çıkacağı belli değil;
kime ya da neye benzeyeceği belli değil, herhangi biri olabilir; durmadan üstüne
yürüyen, asla durmayan; seks ile başkasına aktarılmadığı sürece lanetli kişiyi
öldürene kadar devam edecek bir lanet. Ürkütücüden çok rahatsız edici. Kalabalığın içinde
ya da bomboş bir sokakta size doğru yürüyen bir kadın ya da erkek düşünün.
Ruhsuz, sadece size doğru bakan ve ürkünç görünümlü insanlar.
Jay’in yapması gereken şey başkası ile yatmak ve laneti
başkasına aktarmaktır; aktarır da. Ama aktardığı kişiler lanet tarafından
öldürüldüğü için lanet her defasında ona geri dönmektedir. Film yer yer korkunç
olsa da fazlasıyla rahatsız edici bir yapıda. Çözüm yok, nereden geldiği belli
değil, neden olduğu cevapsız. Sadece hayat mücadelesi. Jay, film ilerledikçe
iyice boğulmaya, sıkılmaya ve bunalmaya başlar. Bu hislerin hepsini biz de
fazlasıyla yaşarız çünkü biz de seyirci olarak film boyunca gece gündüz
farketmez her an ortaya çıkabilecek laneti aramaya başlıyoruz. Gözümüz sürekli Jay
gibi etrafta oluyor, 2 dakika rahat oturamıyoruz. Sanatsal yanı da bu: içinden
ölmeden çıkılması imkansız bir döngünün içine biz de dahil oluyoruz. Ve ne oluyor?
Film sonuçlanmadan bitiyor. Nasıl sonuçlanabilir ki? Asla bitmeyecek bir
paradokstan bahsediyoruz. Bu yüzden korku filminde durum hikayesi yapılabilir mi
sorumun cevabını almış oluyorum. Giriş var, gelişme var ve asla gelmeyecek bir
sonuç.
Yönetmen David Robert Mitchell’i tebrik etmek istiyorum,
koskoca filmi zoom ile çekmiş, kuralları yıkmış resmen. Yağ gibi kayan kamerası
ve uzun planları ile gönlümü kazandı. Film ne kadar senaryo olarak başarılıysa
yönetmenlik olarak da çok başarılı. Hele ki soundtrack sanatçısı olarak
Disasterpeace’i o seçtiyse, gelsin yanaklarından öperim. 70’ler, 80’lerin mono
korku müziklerini 2015 tekniğiyle yapan Disasterpeace filme resmen boyut
atlatmış. Film müziği nedir? Filme katkısı ne kadardır sorusunun cevabını bu
filmle verebiliriz. Sadece soundtrackler bile korkunçken, filmi tahmin etmeye
çalışmayın ve gidin izleyin.
Bütün yorumlara fazlasıyla katılıyorum; son dönemde izlediğim
en harika korku filmiydi. Fede Alvarez’in Evil Dead’i ve James Wan’ın
Insidious’u ile The Conjuring’i sonrası yönetmen-senaryo-ses kombinasyonu bu
kadar iyi olan bir film izlememiştim. Kesinlikle izlenmesi gerektiğini
düşündüğüm, şarkıları ayrı bir şekilde olacak şekilde tam koleksiyon filmi. Hazır
sinemalardayken bence koşun izleyin. Sadece korkmak değil, 1.30 saat boyunca
diken üstünde oturmak istiyorsanız tam sizlik.
0 yorum:
Yorum Gönder