2 Eylül 2015 Çarşamba

     

     Tek Başına Dans/Alleine Tanzen, alışılagelmişin dışında izleyiciyi sarsan bir belgesel. Henüz küçük bir kız çocuğuyken ailesinin içinde yaşadığı şiddetin ve bıraktığı yaraların izini süren, daha iyi bir gelecek uman Biene Pilavcı kameranın arkasına geçiyor ve kamerayı aile içi taciz, tecavüz, şiddet gibi süreçlerden geçen/geçmekte olan aile üyelerine çeviriyor. Yönetmenin mezuniyet projesi olan ve 50. Altın Portakal Film Festivali'nde En İyi Belgesel ödülünü Fecira (2013) ile paylaşan Tek Başına Dans, hayattan bile daha gerçek bir film.

Biene Pilavcı

       Belgesel, eski VHS kasetlerden bir düğünün görüntüsüyle başlıyor. Almanya'da işçi olarak çalışmakta olan bir adamın köyünden kendinden epey küçük bir kızla, kızın annesinin sırtında taşıdığı yatalak babasına bir tekerlekli sandalye vaat ederek, evlenmesi ve onu Almanya'ya götürmesiyle devam ediyor öykü. Küçük yaşta evlendirilmiş bir anne, alkol aldıktan sonra evdekilerden dayağı esirgemeyen bir baba. Geçimsizlik eve hakim olunca bunun çocuklara yansıması uzun sürmemiş. Evin tek erkek çocuğu tehlikeli yollara sapmış, hapishaneye giriyor. Yönetmen Biene ise on iki yaşında evden kaçarak on yedi yaşına kadar bir Katolik öğrenci yurdunda kalıyor. Bu yolla kendini ailesinden kurtarıyor. Yönetmen, aradan geçen yirmi yıllık süreçte geçmişiyle hesaplaşmak, babasından hesap sormak, belki de geçmişle yüzleşerek ailede bazı şeylerin yerine oturmasını sağlamak amacıyla eline aldığı kamerayı ailenin fertlerine uzun süreçte doğrultuyor. Taciz ve tecavüz gibi olayların bahsedildiği, yönetmenin 'Anne, ablama bıçağı nasıl fırlattın?' ya da Türkiye'ye dönüp tekrar iki çocuk sahibi olan babasına 'Baba, bize bunu nasıl yapabildin?' sorularını yönelttiği belgesel, bittikten sonra insanın ağzında buruk bir tat bırakıyor.

Pilavcı ailesi fertleri, bir eksikle. Baba.

    Belgeselin çekim süresince tam bir ikilem yaşayan, zaman zaman konuşan zaman zaman ise konuşmaktan çekinen, kamerayı kapattırmaya çalışan anne, baba, kız kardeşler, abla ve erkek kardeş bir patlama noktasından sonra geçmişe dönmeyi kabul ediyorlar. Babası tarafından tecavüze uğramış abla, babasıyla yüzleşmek için Türkiye'ye gidecek yönetmene: 'Orada olup, karısına bu adamla kızını yalnız bırakma demek isterdim.' diyebiliyor.

Anne.

   Bu acı hikayeyi önce kurmaca bir film olarak çekmeyi düşünen Pilavcı, daha sonra üç sebepten ötürü bundan vazgeçtiğini söylüyor. Kendisi bu nedenler şöyle sıralıyor: "İlki; bütün film zaten önümde yaşanmıştı. Bir yönetmen olarak sırf aletlerimi getirmek düşüyordu sadece bana, ki o olan bitenleri çerçeveleyeyim. Bundan ziyade, bu filmin belgesel olması benim için ayrı bir sorumluluktu ve ben bu sorumluluğa kendimi nihayet hazır hissediyordum. Ve daha da ötesi bu vadiden kendimin de geçmesi gerekiyordu. İkincisi; ancak bir belgesel film bu konuyu çok daha yakın ve gerçekçi anlatabilirdi. Tabii ki böyle bir konu çoğu zaman zaten kurmaca olarak anlatılmıştır ama böyle birebir bir belgeseli şahsen ben hiç görmedim veya duymadım. Üçüncüsü de; kurmaca film çekmenin çok pahalı olmasıydı tabii ki."

Almanya'dan sınır dışı edildikten sonra Türkiye'de evlenip iki çocuk sahibi olan Baba.

    Filmin çekimlerinden, kurgu sürecinden ve gösteriminden sonra 'her şeye rağmen bir aile' olduklarını hatırladıklarını söyleyen yönetmen, şimdi Almanya'daki aile fertleriyle aralarının eskiye oranla iyi olduğunu da belirtiyor. Bu tarz hikayelerin sinemadaki etkisini bilenler için bu vurucu ve gerçek hikayeyi hem yaşamış hem de dönüp onunla yüzleşmek zorunda kalmış insanları perdede şeffaf bir şekilde izlemek, filmin yönetmenine cesareti için hayran olmaya yetiyor.

   Bir film izlemekten çok, bir ailenin kendi geçmişiyle yüzleşmesinin içine düşmüş gibi hissettiren film; eski çizik VHS kasetler, sararmış günlük sayfaları, hatırlanmak istemeyen anılar ve hiç yaşanmamış gibi davranılan olayların eşliğinde izleyiciyi 'gerçeklik' yumruğuyla vuruyor. 

           Sevgiler.


Alleine Tanzen Trailer


 e-mail : mehmetcanmicik@gmail.com
 twitter : twitter.com/isupergeil
 vimeo : vimeo.com/canmicik


1 yorum: