19 Ağustos 2015 Çarşamba




Rockefeller ailesi, illuminati, Tarsus kulübü ya da Yahudiler. Dünyayı yönettiklerine inandığımız, komplo teorilerinin başını çeken bir sürü isim. Halbuki bizler komplo teorileri kurarken, uydurma örgütlerin dünyayı yönettiğini iddia ederken hakikatin aramızda olduğunun farkında değiliz. Bizleri esas yönetenler, parmağında oynatanlar ve üzerimizden milyon dolarlar kazananlar aramızdalar. Ve gizli bir örgüt de değiller; gayet her gün işe giden, gece fahişelerle eğlenen, kokain çeken insanlar. Sokakta görseniz, 2 kelam etmek isteseniz -çoğunun- cümle kurmakta zorlanacağı, bu sünepe görünümlü adamlar takım elbiseleri altında bizleri hatta ülkeleri bile kukla haline getiriyorlar. Gerçek suçlular kimler mi? Tabii ki: Ekonomistler!



Yapımına -nasıl olduysa- Sony'nin üstenliği bu 2010 yapımı belgesel ekonominin nasıl işlediğini ve birkaç kibirli, çükünü kontrol edemeyen adamın dünyayı nasıl da ekonomik krize sürüklediğini anlatıyor. Hayır, şaka yapmıyorum. Kullanıdığım bütün tabirler doğru. Martin Scorsese'nin The Wolf of Wall Street filmini izlediyseniz şayet bu belgeseli izledikten sonra tekrar izlemek isteyeceksiniz çünkü filmde başrolü oynayan Leonardo DiCaprio'dan bu filmde onlarca var.





Yönetmenliğini Charles Ferguson'un yaptığı belgeselde bir sürü ekonomist, yazar ve dönemin önemli isimleri ile röpörtajlar yapılıyor; Amerika'daki büyük buhran sonrası ekonominin nasıl düzeldiğini ardından da birilerinin para sevdası yüzünden tüm dünyanın nasıl krize sürüklendiğini izliyoruz. Krizlerin neden çıktığı, Amerikan hükümetinin Wall Street elemanlarına yasal olmayacak şekilde nasıl yasal haklar tanıdığını, bu adamların umarsızca dünyayı krize nasıl sürüklediklerini izleyin ve ufkunuz 3'e hatta 5'e katlansın.




Hiç uydurma örgütler ya da tarikatları başımıza musallat etmeyin. Gerçek soyguncular, dünyayı yönetenler aramızdalar. Takım elbise içinde sünepe gibi duran, 2 kelimeyi birleştiremeyen bu adamların dünyayı parmaklarında oynattığını seyredurun. Hele ki Amerikan hükümetinin bu soygunculara nasıl yardım ettiğini, yardım etmek zorunda kaldığını görün. Amerika dünyanın en büyük ülkesi olabilir ama Wall Street kendi başına bir devlet maalesef. Kimsenin karşı koyamadığı bir güç.




Belgeselin vahim yanı ise şu: Bu kişilerin 'bile bile' dünyayı krize sürüklemesi. Şöyle ki; Bankaların kasalarında bulunan paradan daha fazlasını verebileceği bir kredi limiti vardır. Buna kaldıraç denir. Eğer kasanızda -misal- 10 tl varsa 30 tl kredi dağıtabilirsiniz. Usulü budur. Fakat bu adamlar ne yapıp ne edip Amerikan hükümetini de işin içine katıp kaldıraç sistemini fesih ediyor. Böylece kasasında 10 tl bulunan bankalar 200 hatta 300 tl kredi dağıtabilir hale geliyor yani; şayet bir banka %-3 gibi zarar ederse bu batması demek oluyor. Ve bahsettiğim bu bankalar dünyanın en büyük bankaları. Sahipleri bilerek bu riske giriyor ve tabii ki de tek tek batıyorlar. Neden, ne için girdiklerini ise ancak onlar ve Allah bilir.



Devamını merak ediyorsanız, sizi belgesele alalım. Emin olun izledikten sonra bakış açınız ve ufkunuz genişleyecektir. Cebimizdeki paralarla oynayan bu kötü insanları tek tek görün.

0 yorum:

Yorum Gönder